Dog'la Konuşmalar (Bölüm 7)

(Yine siyah fon ve duvarların gözükmediği, siyah iki tane yumuşak deri koltuğun karşılıklı konulduğu bir alanda ortada tek bir sehpa bulunmakta. Dauglas karşıma oturmuş beni dinliyor.)

Merhaba Douglas, nasılsın?

İyiyim patron esas seni sormalı?

İyiyim dostum. Hatta sanırım çok iyiyim.

Hayırdır bu iyiliği neye borçluyuz?

Hayır, hayır. Geçen gün sana bir hikaye anlatmıştım Bey ve Hanım ile ilgili. Hatırladın mı?

Evet. Kalesine kendini kapatan Bey'i diyorsun.

Evet onu diyorum. Bu hikaye bazı şeyleri fark etmemi sağladı. Hatta bu konuda çok sevdiğim arkadaşım Küçük Burun'a da teşekkürlerimi iletiyorum. Her zaman ki gibi içine düştüğüm bok çukurundan çıkışıma yardımcı oldu.

Nasıl yani?

Malum olay olduğu gün. Çok sevdiğim kadından ayrıldığım gün bana yazda rahatla demişti. Twitter'dan ve Blog'um da yazdığım şiirlerle rahatlamaya çalışmıştım. Lakin seninle konuşup sana hikayeyi anlatana kadar tam olarak rahatlayamamıştım. Haklı çıktı. Yazdım ve bir nebzede olsa rahatladım. Hatta o çok sevdiğim kadın bu hikaye üzerine bir tweet atarak bir kez daha vurmuştu beni. Ha bu arada sende Twitter'a girdin sohbetlerimiz oradan da devam edecek galiba. Çok ilginç oldu kafamdaki karakterin kendine ait twitter hesabının olması. Neyse konumuz tweetler değil. Konumuz şu. O kaledeki dumanı yaratan Bey'in ta kendisiymiş. Her şeye negatif bakan kuruntular yapan ve kendi kendini zehirleyen.

E hanım değil miydi Bey'i terk edip kaleyi dumana boğan?!

Yok. Aslında evet, terk ettikten sonra basmıştı duman kaleyi lakin onun yüzünden değil. Bey yüzünden. Bey'in olayları hep ters tarafından görmesinden. Çıkış yolu aramaktansa kendini dumana teslim etmesinden. Hanım'ın gelip onu kurtarmasını beklemekten. Dog, Bey hanımı beklerken bu dumana kendini teslim edip zehirlendikten sonra Hanım gelse de tamamen nasıl iyileşir ki?

Ya sen şu Bey'i siktir edip adam gibi anlatsana derdini.

Haklısın. İçime çöken duman yani sıkıntı beni kemiriyor. Bu doğru. Çok saldım kendimi saç sakal birbirine karıştı, para desen "Depresyondayım amına koyim onu mu düşüneceğim harca gitsin" diyerek elden gidiyor. Sigarayı arttırmayayım derdini bıraktım yine köpek gibi içiyorum. Biliyorsun. Ama bu çözüm mü? Değil. Bir gün sıkıntıları çözüp birbirimize kavuştuğumuzda, o sevdiği adamı bulamayacak ki karşısında. Ondan kalan enkazı bulacak. Bir kadın bir enkazı sevebilir mi? Yada bir adam, sevdiği kadının bir enkazı sevmesine izin verebilir mi?

Bu o kadına da adama da haksızlık olur. Çaresizlik olur. Sorunları çözmektense daha çok sıkıntıya gebe olur. 

Aynen öyle dostum. Aynen öyle. Bu enkazı o kadında yaratmadı aslında. Bu adam zaten çöküyordu, sadece hızlandırdı. Geçelim bunu. Olmaz böyle. Çünkü bu dert onu, ona olan hislerimi yani bizi kemirmesin diye kendimi siper edersem gün gelecek kemirecek bir şey kalmayacak geriye. Bizi kemirecek. Bizi eksiltecek. Buna izin veremem. Yapmam gereken o dumandan kurtulmak olmalı. Çünkü sadece ona değil herkese zarar verecek bu his. Belki ona da olan bu. Bu hisler onu kemirirken sıkıntıyı kaynağı yanlış yerde aradı da böyle oldu. Ama elbet esas nedeni ortaya çıkacak. Ha belki harbiden kaynak budur. Onu şimdilik bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki oda benim buna en azından kendi cephemde izin vermemem gerekiyor ki hem ona destek olabileyim hemde vakti geldiğinde yine biz olursak bize.

Peki bir soru soracağım. Ya dediğin gibi yanlış yerde arıyorsa ve kaynağı bulana kadar sizi kaybederse? Onu nasıl gömeceksin maziye hele ki bu karardan sonra?

Dog, ben, benden büyük olan bir sevgiyi aşkı nasıl gömeyim? Kalbime gömemeyeceğim kadar büyük bir şeyi nasıl gömeyim? Nasıl sileyim? Yok öyle bir şey. Evet, biz olmazsak biterse yıpranacağım doğru. Ama bu ihtimale bakarak, her şeyi nasıl riske edebilirim? Bu en büyük ihanet olmaz mı bizi ben için riske etmek? Hayır Douglas, hayır. Bu kadar kolay değil.

Bir şey diyeceğim ve bana kızacaksın belki de.

Ne diyeceksin ki?

Haklıymış.

Kim? Ne konuda?

O. Sandığından daha güçlüsün belki de.

Beni yağlamak sana düşen işten yırtmanı sağlamayacak dostum.

Onun için siz için ayağa kalkıyorsun tekrar. Hemde bu kadar çabuk. Hemde hiç bir şeyin garantisi yokken. Hemde daha kötü yıkılabilecekken.

Hayır Dog, güçlü olan ben değilim. Ona olan sevgim. Beni yine ayakta tutan o. Ayağa kaldıran da. Bana "Artıyoruz" demesi. Ağzından kaçırdığı bir söz. Bunlar beni ayağa kaldıran. Ona olan sevgimi çok sorguladım bu hafta. Onu gömmeyi, unutmayı yeniden o eski ben olmayı çok düşündüm. Lakin o dönse de dönmese de bana bıraktığı yegane şey şuan ki halim. Onu öldürmek en büyük ihanet olmaz mı?

Çok şairane! Çok romantik!

Dalga geçme. Ciddi bir mesele konuşuyoruz şurada. Uzun lafın kısası. Eğer Hanım dönecekse, içi duman dolu, dumandan zehirlenmiş, her yeri solmuş ve is dolu bir kale bulmayacak. Kendi inşa ettiği kaleyi bulacak. Güzel olan. Sevdiği Bey'in içinde yaşadığı. Her şey kaldığı yerden devam edecek. Eğer dönmezse de bir şekilde onun anılarıyla olabildiği kadar var olacak bu kale. İçine başkasını almayacak. Tek başına var olacak.

Yapma be patron. Elbet gelecek biri olacaktır. Dünya'da başka hanımlarda var.

Yok Douglas, yok. Bunu konuşmanın manasıda yok. Sen lafı dolandırma da söyle. Bu süreçte bana en çok yardımcı olacak kişi sensin. Peki ya olacak mısın?

Olmama şansım var da soruyorsun sanki. Duygusallığını yitirmeden mantığına geri kavuştun ya beni şaşırttın. Tebrik ederim. Mantığın var olduğu sürece benim için sıkıntı yok.

Bak bu daha da güç verdi bana. Bu gece son kez zehirliyorum kendimi. Dışarıdan yiyorum. Sigarayı saymıyorum. Yarından itibaren yememe içmeme dikkat edeceğim. Hayatımı eskisi gibi düzene sokacağım. Sigarama dikkat edip azaltma politikamdan şaşmayacağım. Çünkü onun için yapabileceğim en büyük hareket bence bu olacaktır.

Umarım haklısındır patron. Dilerim ki istediğin gibi biter bu hikaye.

Yanlış oldu. İstediğim bir son değil, hikayenin hiç bitmemesi...

(Douglas bu cevabım üzerine gülümseyerek başı ile beni onayladı ve ayağa kalkıp içeri gitti. Sonuç olarak ne kadar yarın başlayacak desem de onun için mesai şimdiden başladı.)















Yorumlar

Popüler Yayınlar