Dog'la Konuşmalar (Bölüm 2)
BÖLÜM 2
(Yine siyah fon ve duvarların gözükmediği, siyah iki tane yumuşak
deri koltuğun karşılıklı konulduğu bir alanda ortada tek bir sehpa bulunmakta.
Dauglas karşıma oturmuş beni dinliyor.)
Merhaba Dog, son günlerde sık sık yaptığımız konuşmalardan birini daha kaleme dökmeye karar verdim. Umarım senin için bir sorun olmaz.
Alışacağız artık patron. Her sorgulama döneminde olduğu gibi yeni bir şeyler deniyorsun. Bakalım bu ne kadar uzun soluklu olacak.
Bu soktuğun lafın acısını daha sonra çıkartacağım. Çünkü bu sefer ki konuşmaya bana bir yazı ithaf eden sevgili dostum ile başlayacağım. Ben yarime gül demem gülün ömrü az olur. Bu yüzden tosbağa diyeyim ömrü uzun olsun. Bizim tosbağa kendi blogu üzerinden bana bir yazı ithaf etmiş. Yazısında ise geçen seninle yaptığımız tartışmadan bahsederek bana cevap vermiş. Duygulandım ve hoşuma gitti umarım bu konuşmalarımız bu şekilde devam ederde keyifli dakikalar geçiririz.
Neler demiş bizim Tosbik?
Küçük detaylara takılarak resmin bütününü göremediğimi söylemiş. Önceleri biraz bozulsamda aslında haklı biliyor musun Dog...
Ben dediğimde hassiktir oradan Dog, Tosbik bahsedince haklı mı oluyor. İyice değerimizi kaybettik.
Bana sevgili tribi atma Dog. Adam durumu açıklamış senin gibi lafı sokup kaçmamış. Neyse. Bende detaylara neden bu kadar takıldığımdan bahsederek başlayayım. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Konuşmalarda, yazılarda veya aklına gelen her hangi bir iletişim metodunda şeytan ayrıntıda gizlidir. Bu ayrıntılar birleşerek daha büyük bir tabloyu oluştururlar. Da Vinci'nin veya pek çok rönesans sanatçısının yaptığı gibi ayrıntılarda gizlidir anlam. Lakin bazen bu ayrıntıları bulmaya kendimizi o kadar kaptırırız ki olmayan ayrıntıları ararken tabloyu göremez hale geliriz. İşte bu yüzden haklı. Kendimi ayrıntılara bazen fazla boğuyorum. Ayrıca sorgulama süreçlerimin de aklımı karıştıran süreçler olduğunu söylemiş sanırım o kısmı anlamakta biraz zorlandım eğer bir hata yaptıysam affola.
Önce küfret sonra tövbe...
Dog, lütfen bölme önce açıklayayım sonra tartışırız. Sorgulama süreçlerimi biraz somutlaştıralım. Ben şuan da Kocaeli'nin İzmit semtinde oturuyorum. Burada oturduğum apartman sekiz katlı. Ama bir de eksi birinci kat var. Sıfırıncı zemin katı da sayarsak on kat eder. Her katta dört daire var. Her dairenin de beş penceresi. Benim odam bu dairelerden birinde tek penceresi olan bir oda. Yani benim hayatı algıladığım gördüğüm pencere. Apartmanda toplam da iki yüz pencere var. Bu iki yüz pencerenin olduğu apartmanı benim hayatım boyunca görebileceğim, bakabileceğim pencerelerin bir bütünü olan yapı olarak ele alalım. Her sorgulama sürecinde farklı pencerelerden bakmaya çalışıyorum. Bu da hayatıma farklı bir bakış açısı getirdiğim anlamına geliyor. Bu yüzden benim için kıymetli zamanlar aynı zamanda da çok sancılı bir süreç. Çünkü farklı pencerelerden bakmak anlatıldığı kadar kolay değil.
Şimdi gidelim eskiye. Eski ben -senin köpek, benim ise hala duygularımı kontrol altına alamadığım süreçteki ben- duygularını kontrol edemeyen standart bir insandım. Duygularımın benim için handikap olduğunu düşünmem onları zihnimde kapalı kapılar ardına tepmeme neden oldu. Bu süreçte bana çok yardımcı oldun Dog. Eğer sen olmasaydın bunları fark edemeyedebilirdim.
Bunu yaptığım için şuan teşekkür ediyorsun lakin kısa süre önce yaptığını birazdan tekrar yapıp bu sürece etki ettiğim için bana resmen söveceksin. İyice dengesizleştin. Duyguların senin için şuan gerekli bir yapı olabilir lakin geldiğin yere gelene kadar onları kapattın. Sana başarıyı getiren bu oldu. Arkadaşın "Tosbik"'te sana bunu söylüyor. Pişman olma, yaptığın tercihler, yaptığımız tercihler bizi buraya getirdi patron! Okuduğun okul, bölüm, birlikte olduğun ekip çalıştığın yer... Hepsini bu rasyonaliteye borçlusun bundan vazgeçme.
Dog, zerre pişman değilim. Eğer bu tercihleri yapmasam burada olamazdım. Ha! Belki daha iyisinde belki daha kötüsünde olurdum bunu bilemeyiz. Bunu düşünmekte zaman kaybıdır haklısınız. İkinizde. Lakin duygularımdan vazgeçmek beni benlikten uzaklaştırmış gibi hissediyorum. İnsanlığın doğasına aykırı insanın ruhunu darlıyor, ağır geliyor bir yerden sonra. Birinden hoşlan, sonra ufacık bir şey için onu kafanda öldür ve yerine yenisi gelsin. Sonra süreç sil baştan. Tekrar, tekrar, tekrar! Kafamın içi Elm Sokağından beter şuanda. Her yerde bir zamanlar hoşlandığım bir kadının cesedi var. Bunu fark etmemi sağlayan ise geçen sene kafamda öldürdüğüm kadının bu sene tekrar gelmesi oldu. Ha, onu yine öldürdüm orası ayrı mesele lakin etrafın ne kadar çok ölü ruhla dolu olduğunu fark ettim. Artık zihnimde bunu kaldıramıyor. İnsan ilişkilerinde "Bundan ne çıkar sağlarım" mantığı yoruyor Dog.
Ateist adam ruhdan bahsediyor. Bir yaşıma daha girdim. Patron güzel anlatıyorsun. Hayatının anlamını sorguluyorsun eyvallah. Son günlerde yaşadıkların da hayatın dışında başka konuları da sorgulamanı sağlıyor. Bunları anlıyorum lakin varacağın sonuçlar beni korkutuyor.
Dog, insanlara güvenmeden yaşamak çok zor. Her an ardında bıçakla bekleyen biri varmış gibi hissetmek, kendini birilerine tamamen açamamak çok zor. Çok yorucu artık yorulmak istemiyorum. İnsanlara duyguları ile aklı arasında bir köprü ve bir denge kurabileceklerini söylerken benim kuramamam tükürdüğünü yalamaktan da öte resmen sıçtığımı yiyorum amına koyim. Bu iş böyle gitmiyor.
Patron inan yardımcı olmayı isterdim lakin yıllar önce duygularını öyle bir kapattık ki içeri o kadar çok kilit vurduk ki önce hangisi açacağımızı nasıl açacağımızı dahi bilmiyorum. Anahtarları Isildur'un kılıcı gibi parçalanmış vaziyette ve parçaları nerede bilmiyoruz! Kaldı ki kapıyı açarsak ne ile karşılaşacağımızı da bilmiyoruz. Geçen gün evine gelen arkadaşını hatırla. Oldukça ilginç ve komik bir benzetme yapmıştı. "Tüm hayatın boyunca sağ elinle otuz bir çektin şimdi sol elinle çekmeyi deniyorsun ve bir bakmışsın sol kolun güçsüz ve hantal. Senin durumun buna benziyor" demişti. Adam haklı yıllardır kapalı kapılar ardında kalan bir duygu yığını var. Nelere sebep olacak ne gibi sonuçlar doğuracak bilemeyiz. Elimizdeki her şeyi bir fantezi uğruna yitirmek ne kadar akıl kârı?
Biliyorum demek istediğini lakin denemeden sonuçlarını bilemeyiz. Şimdi tekrar Tosbağa'nın yazdıklarına dönelim. Mükemmel olandan bahsetmiş. Mükemmel dediğimiz kavram bildiklerimiz arasında en iyi olanıdır. Bugün mükemmel olan yarın olmayabilir. Çünkü dün bildiklerin bugünkünden az ise yarın öğreneceklerinden de bugünkünden fazla. Bu yüzden artan deneyimimiz ve irfanımız sayesinde mükemmellik çıtamız yükseliyor haklısın. Elimizdeki şuan olabileceklerin en iyisi fi tarihinde A'yı B yapsaydık ne olurdu? Nerden bileyim?! Nerden bilelim? Geçmişe kafa yormak her zaman hayra alamet değildir. Benim bahsettiğim geleceğimin nasıl olmasını istediğim. Dün evimde misafir ettiğim sevgili dostumun bana bir sözü vardı. Sen yalnızlıktan korkuyorsun. Aslında bir nevi haklı. Yalnızlığı severim lakin yalnız kalmayı seviyorum yalnızlığı değil. Yalnızlık zor ve yorucu. Şuan çok güzel dostlarım var. Ve bu Tosbağa dediğim arkadaşım geçen yüzyüze yaptığımız bir konuşmada bana "Çok fazla dostun olamaz zaten" demişti. Onda da haklı. Bu sorgulama sürecinde insan ilişkileri konusunda gittiğim rota olduğum gibi devam etmek gibi gözüküyor. İyiden iyiye sana katılmaya başladım Dog. Kıçında kına yakabilirsin.
Yarın sabah odana çıplak gelip kınamı göstereceğim bundan emin olabilirsin.
Lütfen yapma...
Yapmayacağım (İkimizde burada kahkaha atıyoruz)
Sorgulama sürecim içerisinde Tanrıyı ve bazı olayları sorguladığım ikinci bir evre daha var ondan maalesef burada değinemeyeceğim. Çünkü bunlar henüz açıklayamaya hazır olmadığım şeyler lakin Dog bunları biliyor ve bütün gün bu konular üzerinden üstüme geliyor. Ufaktan konuşmayı toparlarsak;
Tosbağa arkadaşım evet haklısın. Detaylara her zaman takılmak çokta makul bir durum değil. Aramızda Şubat Krizi dediğimiz olayda da detaylara takılmam beni çok yormuştu bu süreci en iyi sen biliyorsun. Bunun dışında beni buralara getiren rasyonalitemden de vazgeçecek gibi gözükmüyorum. Bu süreçte bana en az Dog kadar etki ettin hakkını da yememek lazım. Lakin sorgulama süreçlerim benim gelişmem de de en büyük etmendir ve henüz bu evreyi tamamlayamadım. Sancılarım bir süre daha devam edecek gibi. Ayrıca yazına ilk girişte yazdığın kısma cevaben şunları da söylemek isterim;
Dostluklar zor kazanılır. Aileler ise daha zor kurulur. Çünkü dostluklar bir gün sora erecek dahi olsa aile kavramı hayat boyu devam eder. Gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki benim iki ailem var. Birincisi beni bugünlere getiren sevgili ailem ve oradan tanıdığım ve aileme dahil ettiğim bir iki dostum diğeri ise sizlersiniz. Bu sözlerim bir zamanlar devasa olan götünü kaldırmasın sonra birde indirmekle uğraşmayalım. Benim için bir yazı kaleme aldığın için teşekkür ederim. Cevabını merakla beklemekteyim.
Bu duygusal konuşmaya bizzat dahil olmama sebep olduğun için teşekkür ederim Tosbik... Çok ihtiyacım vardı emin olabilirsin...
Sen Dog'a aldırma ben yeterince onu çekiyorum denemek istemezsin. Ha, az daha unutuyordum. Hayatın sırrını çözmeye bir ömür belki yetmez lakin denemeden de çözüme yaklaşamayız değil mi?
-BÖLÜM 2 SONU-
Yorumlar
Yorum Gönder