Dog'la Konuşmalar (Bölüm 12)
(Yine siyah fon ve duvarların gözükmediği, siyah iki tane yumuşak deri koltuğun karşılıklı konulduğu bir alanda ortada tek bir sehpa bulunmakta.)
Merhaba eski dostum. Uzun bir aradan sonra yeniden muhabbetine ihtiyacım var. Ruhum zehirlendi. Zehri atamıyorum.
Çağrını duydum patron. İyi misin diye sormayacağım zira hiç iyi görünmüyorsun. Neyin var?
Neyim olduğunu ben de bilmiyorum Dog. Sadece içten içe çürüdüğümün eskisi gibi parlamadığımın farkındayım. Kayboldum. Dibe yuvarlanıyorum. Kendi karanlığımda ölüyorum resmen.
Ne değişti de ölüyorsun. Son bıraktığımda umut doluydun.
Çok şey değişti belli ki ama ne bende bilmiyorum. Eskisi gibi neşeli değilim. Eskiden ara ara içimi dolduran kara duman resmen vücut buldu da ben oldu. Benliğimi ele geçirdi. Konuşurken, çalışırken, sevişirken bunları yapan ben değilim de oymuş gibi. Epeydir içten içe çöktüğümün farkındayım ama geçer, geçiş dönemi belirsizlik diye diye öteledim şimdi ise kaçınılmaz oldu ve çöküş resmen başladı. Artık durduramıyorum.
Nedir çöken?
Hayallerim, hedeflerim, ilişkim, umutlarım kısacası hayatımın tamamı.
Ne yapmak istiyorsun?
Parlamak, tekrar oyuna dönmek istiyorum.
Patron, dostum, kadim dostum ve yoldaşım. Tugay... Kendini bildin bileli hayalin neydi? Ne için bu kadar çabaladın, neden kendinden harcadın. Neydi bunların sebebi?
Değer verdiğim insanlar için bir dayanak olmak, insanlara umut veren, güven veren, huzurlu bir hayata ve kişiliğe sahip olmaktı.
Bir zamanlar zaten öyleydin. Etrafında hala insanlar "A o Tugay Durmaz sen misin?" diyorlar.
Ve ben utanarak evet diyorum. Çünkü artık o ben ben değilim. Sevdiğim kadın bile diyor sen değiştin bunu görmüyorsun diye. Neden değiştim ben Dog? Ne değişti?
Bencilleştin. Bencilleştirildin. Bunun sebebi çok olsa da kendini sen kapadın. Çünkü kapamak istedin patron. Lakin yine fazla kapandın. Fazla yanlış insanlara karşı kapandın. Annenle konuşurken bile daralan sen değil misin? Babana karşı sinirli olup yutan sen değil misin? Küçük şeylerden huzur bulandın sen. Sinirim 5 dakika, neşen 5 gün sürerdi. Değer verdiğin insanlar değerini sorguladı diye değersizleşmezsin ki. Doları kirletip buruşturduğu halde hala talebinin değişmediğini, değerinin düşmediğini anlatan videoyu hatırla. Alanında iyi çalışmalar vermek için kendine olan güvenini başkalarına olan açıklığını kaybetmek zorunda değilsin ki. Hayatını planlayarak yaşayıp mutlu olandın sen. Her adımın planlıydı. Planını bozduğunda bile aslında bunu bozacağını planlayandın sen.
Plan yapacak kadar önümü göremiyorum Dog. Daha evvel satrançta olan şimdi hayatımda oluyor.
Sikeyim satrancı! Toparlan. Elinde gayet geçerli sebeplerin var toparlanmak için. Her şey iyiye giderken ne bu karamsarlık. Kaşlarının üzerine dolan tozu kaldır da bi toparlan. Çare dizi izlemek, oyun oynamak, gerçeklikten kaçmak değil. Gerçekliği kucaklamak. Seçeneklerini değerlendirip önüne bakmak.
Seçeneklerim neler ki? Kaçmak istiyorum, ıssıza, dağa, taşa, kimsenin beni tanımadığı bir gerçekliğe.
Sen sahiden bununla mutlu olacak insan mısın? Siktir et emeklilik planlarını sen daha 22 yaşındasın.
22 yaşında yüksek lisansı kazanıp bu şansını piç eden bir ahmağım. Sevdiği kadını dahi unutan, ondan kaçan bir salağım.
O da bu ahmaklığından ötürü senin karşında durmunyor mu? Senin bu çöküşün yeni falan değil 2 yılı aşkındır serseri mayına döndün. Bir şeyleri salınca kendiliğinden oluyor diyerek her şeyi terk-i diyar eyleyen sensin. Önce sebebini ilişkine yükledin bitince daha kötü oldun. Sonra bitmesine yükledin. Sonra dedin ki boş ver önüne bak, iki adım atıp tekrar ıslanmış bir enik gibi köşe başına sığındın. Bu mudur Tugay Durmaz?
Artık bu galiba...
Değil! Yapman gereken ne? Her şeyi siktir edip kaçmak mı? Korkak mısın sen? Hayır. Herkesin ve her şeyin karşına dikilip, yapamazsın diyene inat duran, insanlara inat bunu başarıp keyifle sigara yakan değil miydin sen?
Öyleydim.
Ne değişti? Hiç bir şey. Sadece salak salak davranır oldun. Bunca zaman elimde viski sigara cool adam olarak karşında durdum. Sana patron dedim. Lakin benden emir, tavsiye alacak hale geldin. Ben seninle laflayıp senin kendi kendine çözüm bulmanı sağlıyordum şimdiki hale bak.
Nasıl toparlanacağım? Yol göster madem o kadar tavsiye verir oldun.
I'm devil tripleri işin geyiğinde değil de, şeytan verdiği sözü tutar, ayağa kalkar ve kendisini hakir görenlere inat samael gibi ışıldar. Sana buralara kadar gelemeyeceğini söyleyenlere rağmen geldin. İnsanların sana güveni artınca ne bu güvensizlik? Nasıl bir entropi? Makaleler birikmiş... Peh! Yaz gitsin. Fikirler sıkışmış, hayata geçir gitsin. Kendine ait alanın kalmamışmışmış. YARAT O ZAMAN. Ertelemekten vazgeç. Dört duvar mıdır mahremiyet?
Hayır.
Zaman mıdır her şeyin ilacı.
Hayır.
Bahanelerin tükendi mi?
Hayır.
O zaman ona harcayacağın zaman ve enerjiyi yeniden üretmeye harca. Senin derdin bu. Üretmiyorsun. Korktuğun adama dönüşmektesin ve bunun korkusu seni olduğun yere çivileyerek seni daha da dibe itiyor.
Dinlenmeye ihtiyacım var.
Hayır yok. Aylardır yeterince dinlendin. Artık paslanıyorsun.
Yorgun hissediyorum.
Kurtul şu kara dumandan! Tek derdin para ve sigara. Tütün ve pipo, kitap almak ve eve çıkmak. Sen ne zamandır bu kadar küçük işlerin adamı oldun?
Duvarlar...
Ne duvarı?
Hem kendime ördüklerim hem fiili olarak etrafımda olanlar.
Kendine çizdiğin kalıbı yık ve dışarı çık. Saçma sapan idollerin peşine takılıp, insanları eleştirdiğin gibi idollerine yakınlaşıyorsun. Mental olarak onları örnek al fiziken değil. Hatırlar mısın yıllar evvel yemek seçmenden ötürü kardeşinin seni örnek aldığını söylediklerinde onlara verdiğin cevabı?
"Beni örnek alacaksa kitap okusun, proje yazsın, yapamaz denileni yapsın. Örnek almak yemek seçmekle mi olurmuş?"
Peki senin yaptığın ne?
Pipo içmek, sigara içmek, kitap alıp kitaplıkta biriktirmek, loş ışıkta entel dantel moduna girmek.
TV üstüne serilen bir dantel gibi durmaktan vazgeç o zaman. Kaygıların hayatını esir aldı. Boş boş konuşup sadece söz adamı oldun. Her şeyden ve herkesten kısıp kendini dört duvara soktun. Sevdiğin kadını ihmal ettin. Kırdın, incittin, ötekileştirdin, metalaştırdın.
Kaygılarım yüzünden...
Söylesene bana, makaleleri yazamayacak mısın? Ya da para mı bulamayacaksın. Ah patron sen o kadar rahata alıştın ki en ufak tehdit seni ıslak köpek yavrusuna çevirdi. Ne var yani sabah 3'e 4'e kadar oturduysan? Öğlen kalkınca gün mü biter. Güneş geçer sadece. Sabah kadar oku o zaman, yaz. Sanki güneş tepedeyken yazıyordun diğer haltları. Sanki güneş varken parladın sadece. Ulan sen değil miydin bir mağaraya kapanıp güneşten bi haber binbir iş yapan, perdeleri kapatıp sabaha kadar yazan çizen izleyen. Çık şu sosyal medya dayatması başarı öykülerinden. Sen sensin. Başkası değil. Kendin ol, hayatını yaşa artık.
Bir şey diyeyim mi Dog? Haklısın. Fazla kendimi kalıplara sokup sınırladım. Başarı için kendi yolum yerine saçma örnekler baz aldım. Mayası tutmayınca da ekşi hamur gibi kenara attım kendimi. İçten içe çöktüm. 24 saate bir sürü iş sıkıştırıp hayatımın tadına varabilirken şimdi iki parça iş ile aylarımı ziyan ettim. Saçma kaygılarım yüzünden kendimi zehirledim. Değer verdiğim insanları kendimden uzaklaştırdım. Dog... Doktora olmazsa, sınav patlarsa, akademi ya olmazsa diye diye her şeyi o kadar büyüttüm ki içimde kendime yer kalmadı.
Nihan'ın dediklerine kızsan da belki yanıldığı bazı şeyler olsa da kabul et, haklı olduğu yerler de var.
Gıcık bir adam oldum galiba.
Bence oldun. Bana bile verdiğin cevaplara bak...
Tamam, tamam haklı olabilirsin. Toplumsal kaygılarımı bile yanlış noktalarda o kadar hortlattım ki kaçmayı tek çare haline getirdim. Kendime güvenim içi boş kof bir ağaca döndü ve her rüzgarda dağıldı. Güçlü görünmek için güçlü gibi davrandım ama değildim.
E ayağa kalkarsan güçlenirsin.
Beni ben yapan evim yada odam değildi. İzlediğim diziler, filmler hiç değildi. Beni ben yapan çalışmam ve zekamdı ki ben bunu hiçe sayıp harcadım.
Hedeflerine ulaşırken bunu yapıyor olman en anlamsız olanı.
Yetmedi. Yetmesi gerekenler dahi yetmedi. Şeytan sözünü tutar deyip, en boş sözlerimi tutup tutmam gerekenleri yuttum. İşin orospusu gibi görünmek önemli diyerek sadece öyle davrandım. Kaçtım, çözmektense; kaçtım, direnmektense. Ama artık kaçmayacağım.
Yalan söyleme.
Yok, yok sanırım artık kalkabilirim.
İnanmadığın şeyler söyleme.
İnanıyorum.
Şu hayatta asla yalan söyleyemeyeceğin tek kişi benim.
Daha kalkmadığım için ne kadar ileri gidebilirim bilmiyorum
İşte sorun orada ya. Daha evvel yapmadığın bir şey isteyen yok senden. Nihan'ın "Benim tanıdığım Tugay" dediği kişi olmaya ihtiyacın var. Fazlasına değil.
Sanırım şimdi biraz uyumam lazım.
Uyu ve uyandığında yeni sen, yani eski sen olarak uyan.
Sanırım bir süre daha sık sık görüşeceğiz dostum.
Yo, yo, yo patron. Görüşmeyeceğiz.
Neden?
Çünkü görüşürsek yine düşüyorsun demektir.
Görüşmediğimiz de de düşüyordum.
Ben gelmiyordum. Sen istiyordun.
E ne farkı var bunun?
Benimle bu konuşmaları yapmaya ihtiyacın olmasın. Olsa da gelmeyeceğim. Ben diyeceğimi dedim çünkü. On iki bölüm monolog konuşmalar için fazla patron. Ben ancak yine yardımcı pilot olarak takılırım. Yeniden strateji düşünürüz. Dertleşmek yok. Daha fazla depresyon yok. Ben sıkıldım ama sen hala sıkılmadın.
Galiba haklısın.
Bana hak vermeyi bırak da tekrar oyuna dönelim.
Patronunla düzgün konuş.
O zaman patron bana eski işimi geri versin.
It's all yours.
Alabildiğini al, asla geri verme.
İyi akşamlar Douglas.
İyi akşamlar Patron.
(Douglas masadan kadehi alıp elindeki sigarayı içine atar. Masanın ortasına koyarak sıvadığı gömlek kollarını düzeltir. Cebinden şu an konuştukları odanın anahtarını çıkartıp masanın üzerine doğru atar. Siyah kanepeden ceketini alıp omzuna atarak odadan ağır adımlarla çıkar. Yüzünde hafif bir tebessüm vardır.)
-Son konuşma olduğu ümidiyle-
Yorumlar
Yorum Gönder