Dog'la Konuşmalar (Bölüm 8)
(Yine siyah fon ve duvarların gözükmediği, siyah iki tane yumuşak deri koltuğun karşılıklı konulduğu bir alanda ortada tek bir sehpa bulunmakta. Dauglas karşıma oturmuş beni dinliyor. Biraz gergin bir duruşu var.)
Merhaba patron, yolun epeydir buralara düşmemişti.
Merhaba eski dostum. Bir süredir iyi değildim biliyorsun. Kendime gelmem zaman aldı.
Peki şimdi iyi misin?
Orta şekerliden hallice diyelim. Son zamanlarda sıcaklar beni bitiriyor.
Sorduğum şey havanın durumu değildi biliyorsun değil mi?
Biliyorum.
İyi o zaman. Geçenlerde bana bir hikaye anlatmıştın. Bey ve Hanım ile ilgili. Hala sonunu bilmediğinden bahsetmiştin. Sonunu öğrenebildin mi bari?
Bitmesini istemediğin hikayelerin sonunu izlemek, okumak hep tatsız olmuştur. Bu yüzden filmlerden çok dizileri severim. Sevdiğim benimsediğim hikayelerin devamlılığını görmek hoşuma gidiyor. Lakin bu hikaye potansiyelinin çok altında kalarak kısa sürdü. Bu beni üzdü.
Yani artık bir sonumuz var demek.
Var Douglas, var. Geçen sefer Bey, hisarında ölüm döşeğindeydi. Hanım ise kendi ülkesinde kendi meseleleri ile ilgileniyordu. Sonunda Bey ile Hanım tekrar konuşmaya başladılar. Bey o hasta hali ile kalkıp Hanım'ın diyarına gitti. İlk gün pek güzel geçmese de araları düzeldi. Lakin sorun çözülmemiş. Bey bunun farkındaydı. Denedi, lakin Hanım her zamanki gibi insanları kendi iç meselelerine bulaştırmak istememiş. Bey bu duruma çok üzülse de Hanım'ın ona verdiği söze inanmak istemiş. "Artık bitti Bey'im sorunlar çözüldü telaşe etmeyiniz" demiş ona yatakta sarılıp uyumadan önce. Bey'de bu söze güvenmiş. Üzerine Hanım "Beni asla bırakmayın Bey'im" demiş. Bu söz Bey'in içine öyle bir işlemiş ki her şeyi unutmuş ve söz vermiş bırakmayacağına dair.
Aradan günler geceler geçmiş. Sorun çözülmüş gibi dursa da eskisi gibi değilmiş. Hanım'da Bey'de farkındaymış ama bir gün çözülür umudu ile ses çıkartmamışlar. Lakin o karanlık gün gelmiş çatmış. Hanım biraz zaman istemiş. Bey sıkıntının kokusunu alsa da bir şey diyememiş ne desin ki sevdiği kadın yine zorda ve yine yanaştırmıyor kendisini. Üzerine gitse daha da kötü olacak. Peki demiş kapanmış hisarına. Aradan 7 gün geçmiş arada bir mektuplaşsalarda mektuplar soğumuş araya mesafelerin yanı sıra dağlar tepeler girmiş, yollar donmuş ve kaçınılmaz olan gelmiş. Hanım bir kez daha gitmesi gerektiğini söylemiş ama bu sefer ebediyen. Bey afallamış ne kadar alsa da kokusunu karanlığın. Kaderine ve kederine boyun eğmiş. Ama dayanamamış tekrar yazmış Hanım'a aradan geçen biraz zamandan sonra. Hanım dinlememiş, kötü davranmış kızmış. Bey bunları gördükçe kendinden geçmiş ne hayata dair, ne geleceğe dair kalmamış umudu. İçi çiçeklerle dolan, üzerinden güneş eksik olmayan Kara Hisar yeniden mutlak geceye, soğuğa ve toza bulanmış. Bey odasına çekilmiş. Kara duman yeniden çökmüş hisara. Bey hala yatağında acı çekiyor. Hisar günden güne daha da kararıyor.
Anlayacağın dostum, hikayenin son noktası konulmasa da sonu belli artık.
Bey'de Hanımsız var olamıyor muymuş. Yokluğu bu kadar nasıl hasta etmiş? Olmamış bence bu hikaye.
Olay öyle değil Dog. Bey'i hasta eden sadece Hanım'ın gitmesi değil ki! Hanım gidişini kabullenemeyişi. Hala cevaplandıramadığı sorular var. Sormaya da gücü kalmamış. E Hanım'da verip veriştirince Bey'e, adamcağızın hali kalmamış hasta olmuş.
Belki tekrar döner Hanım? Geçen seferde dönmeyecek gibiydi ama döndü. Hikayeler mutlu sonla bitmedikçe yazılmasının ne anlamı var.
Dönmeyecek Douglas. Ama belki de Bey'in ölmesi iyidir? Beyler ölür yerlerine yenisi gelir. Her Bey'in bir Hanım'ı olur. Bey'ler gitse de baki kalan hisarlardır. Bakarsın Kara Hisar'ın üzerine yeniden güneş açar ileride.
Oda bir bakış açısı. Lakin unutmamak lazım ki hisarları da hisar yapan içinde oturan beylerdir.
Ölmekte olan bir adamın ne yararı olabilir Douglas söylesene? Yada onun bir kaç cevap ile iyileşebileceğini bildiği halde o cevapları vermeyen bir Hanım dönse ne yazar bana bir söylesene?
İnsanlar hata yapar patron. Sende yaptın. Yapmadın mı? Defa kez seni uyardığım halde bana karşı gelip beni duymazdan gelmedin mi? Şu saatten sonra ayvayı yedin sıçtın batırdın dediğim halde son dakika da sende toplamadın mı? Hanım neden toparlamasın?
Hanımları genelde sevmeyen sen değil miydin ne ara değiştik rolleri?
Sen terazinin bir ucuna geçince seni dengelemek için öteki uca oturmam gerekiyor patron. Benim işim sadece kafanın içinde ahkam kesmek olsaydı o zaman harbiden ayvayı yemiştin.
Peki Bey yeterince beklemedi mi? Şans vermedi mi? Elinden geleni yapmadı mı?
Yaptı tabii ona diyecek bir şey yok. Lakin daha Hanım'ın yapmadığı şeyler var. Bakarsın yapar? Kim bilebilir patron? O kadar öngörüsü açık adamım diye geziniyorsun bu ihtimalleri göremedin mi? Yoksa görmek mi istemedin?
Gerçekçi bakıyorum Douglas, istemek veya istememek değil bu!
Haklı olduğumu bildiğin için sesin yükseliyor... (Kısa bir sessizlik oldu. Douglas koltukta öne eğilip bir sigara yaptı ve sigarasını içerken bana başını eğerek baktı. Ben ise sinirden köpürüyordum.)
Haklısın. İhtimallere bağlanarak ilerleyemeyiz. Oranlar ve geçmiş karar alma mekanizmasında ihtimallerin önceliklerini belirler. Lakin sırf bir ihtimal düşük diye de bir adamın ölümüne göz yummak gaddardıktır.
Esas gaddarlık ne biliyor musun Dog?! Esas gaddarlık birinin acısını dindirmek için, yüzlerce insana kayıtsız şartsız ayrılan bir saatin ayrılmamasıdır. Esas gaddarlık bir adamın yaşama ihtimali üzerine çok daha fazla canın geleceğinin kurulmasıdır. Yani, hasta adam yatarken diğer insanlarla ilgilenemez. Hele hele ölümü yakınsa yeni bir Bey'e ihtiyaç vardır ki Hisar yeniden görkemine kavuşsun!
Patron, sen değil miydin karanlıklar içinde hisar çiçek açtı diye sevinen? Ben değil miydim hisar karanlıkta iken daha iyi diyen? Bana kalsa hisar karanlıkta daha iyiydi. Daha kolaydı her şey. Lakin hisar senin iken hangisi hoşuna gidiyorsa onunla yaşaman gerekir. Patron, ümidini yitirme.
Douglas, bırak öleyim. Küllerimden yeniden doğayım. Aldığımız kararları geleceğe dair planları Hanım'ın gelme(!) ihtimali üzerine inşa edemeyiz. Bize güvenen inanan insanları yarı yolda bırakmaktan öte değil bu dediklerin. Sen benim mantıklı yanım iken başıma Haydar Dümen kesilme! İzin ver öleyim de küllerimden yeniden doğayım. Kafamın içine düşüncelerimi düzenle beni çizgimde tut diye seni koymuşken üstünü örttüğüm anıları kafama atmaktan da vazgeç!
Amacım acılarını daha fazla gömmemen. Kaç sene oldu hepsini gömdün, kaçtın saklandın, üzerinden atladın. Ve hepsi döndü dolaştı üzerine yığıldı. Artık saklanamazsın!
İşime burnunu sokmaktansa bana yardımcı olursan çokta güzel saklanırım!
Son beni dinlemediğinde başına gelenleri beraber gördük ve bugün buradayız! Tutmuş neleri konuşuyoruz.
Trip atma Douglas sana hiç yakışmıyor. Seni dinlemedim buralara geldik. Şimdi eski nasihatını dinleyip kendimi duygularımdan arındırıyorum ve sen tutmuş buna karşı çıkıyorsun?!
Nasıl istersen öyle düşün patron. Lakin daha sonra yine haklı olduğumu göreceksin. İnsanlara "Ben demiştim" demeyi seviyorsun ama senin dediğinden daha fazlasını ben sana söylüyorum bilmem farkında mısın?
Farkındayım eski dostum ama anla beni. Daha fazla acı çekmek istemiyorum çünkü acı çekerken sadece ben değil etrafımdakiler de bu acıya ortak oluyor. Bunu daha fazla sürdüremem. Lütfen yardım et.
(Douglas ayağa kalkıp sigarasını yere attı. Ayağı ile ufak bir hareket yapıp sigarayı ezdi ve uzaklaşmaya başladı.)
Peki patron nasıl istersen...
(Uzun bir sessizlik oldu ve koltukta duran son dal sigaraya uzandım. Çakmağın sesi uzun sessizliği böldü. Sigaranın ilk dumanını üflediğim Douglas çoktan gitmişti.)
Yorumlar
Yorum Gönder