Dog'la Konuşmalar (Bölüm 5)

(Yine siyah fon ve duvarların gözükmediği, siyah iki tane yumuşak deri koltuğun karşılıklı konulduğu bir alanda ortada tek bir sehpa bulunmakta. Dauglas karşıma oturmuş beni dinliyor.)

Merhaba Douglas, nasılsın? Bir süredir yoksun ortalıkta yokluğunda çok şey oldu gözlerim seni aradı.

Merhaba patron. Sınav tatili kar tatili vs derken zaman çabuk geçti. Yokluğumda olanları gördüm. Sonuçlarını merakla bekliyorum.

Sonuçlarını almadan önce bir yorum yapmayacak mısın?

Yıllarca her zorluğa karşı seninle mücadele etmişken şuan ki kararın biraz canımı sıkıyor. Kaçıyorsun veya pes ediyorsun gibi hissettiriyor. Lakin gerekçelerinde haklısın. Eğer aldığın kararları ilerleyen dönemde de devam ettirebilirsen bu kaçmak değil daha karlı bir yola baş koymak olur. Bunu bize zaman gösterecek.

Peki bu kararları almama sebep olan etmenlere ne diyorsun? Çok yüzeysel konuştun.

Bu canavarı biz yarattık. Başımıza biz çöreklendirdik. Göz göre göre buralara gelmesine sebep olduk. Dert ortağım dediğin adam da aynısını söylüyor. Onları bu hale bizler getirdik. Farklı insanlardan dert yansak ta dertlerimiz ortak sonuçta. Cephe değiştirmekte haklısın çünkü bu savaşın kazananı olmaz. Olacaksa bile sen olmazsın. En azından şimdilik. Ha daha sonra aynı cepheye dönmek ne kadar mantıklı dersen ancak ego tatmini sağlayacaktır. Buna da gerek olduğunu sanmıyorum.

Haklısın. Bu sıkıntılara kafa yorduğumdan beri aynı cevapları buluyorum. Bu yüzden bu kararları verdim zaten... Neyse bugünkü konuşmamızın konusu bu kararlar değil. Olmuşa ve ölmüşe yapacak yok. Kararlar alındı duyurusu yapıldı artık dönmek bize yakışmaz bu yüzden konuşmanın anlamı yok. Bugünkü konuşmanın konu geçtiğimiz günlerde yayımladığım "İlişkiler Üzerine..." adlı deneme. İnsanlardan beklediğimin çok dışında tepkiler aldım. 

Nasıl yani? Toplumumuz için radikal bir yazıydı. Tepki almayı beklemiyor muydun? Ben ortalıktan çekildiğimde cidden tuhaflaşıyor musun ne?

Yok, yok sen çok yanlış anladın. İnsanların fikrimi eleştirmesini bekliyordum. Zaten yazılarımı yayınlama sebebim de bu. Üzerine konuşabilmek. Ama insanlar beni çok yanlış anladı. İzin ver açıklayayım. Öncelikle benim yazı yazma sebebim, kalemim çok kuvvetli kitlelere ulaşmalıyım kaygısı değil. Ben belki de orta seviye bile sayılabilecek bir kalemim olduğuna çokta inanan bunun için savaşan biri değilim. Fikirlerimi tüm dünya duysun blogum deli gibi tıklansın diyen biri hiç değilim. Benim yazma sebebim kafamdaki seslerden kurtulmak. Bir fikir veya hikaye kafamda çok fazla gezinince ve onu susturamaz hale gelince yazıya döküyorum. Bunları yayınlama sebebim ise ola ki okuyan olursa fikrini beyan etsin hatam varsa göreyim, kendimi geliştireyim diye. Yani bir nevi rahatlama aracıdır yazmak benim için.
İkinci kısma gelirsek, beni rahatsız eden nokta ise şu; "İlişkiler Üzerine..." adlı yazım bir deneme idi. Ama insanlar okuduktan sonra şu yorumları yaptılar "Bir fikri savunurken alıntılar yapmalısın. Yapmamışsın, demekki okuman lazım. Kitap okumuyorsun. Oku ve farklı kişilerin sözlerine yer ver. Makale bu atıflardan oluşur." vs vs vs. Lakin ben bir makale yazmadım. Ben bir deneme yazdım. Rica etsem bana denemenin tanımını okur musun?

Tabii. Türk Dil Kurumu'nun tdk.gov.tr adresinde, denemenin tanımı "edebiyat Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düz yazı türü" şeklinde yapılmış. Devam edelim. edebiyatogretmeni.org sitesi "Bir yazarın kendi isteğine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan, kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş havası taşıyan bir üslupla kaleme aldığı yazılara “deneme” denir. Deneme, yazarın gözlemlediği ya da yaşadığı olay, olgu, durum ve izlediği varlıklarla ya da herhangi bir kavramla ilgili izlenimlerinin belli bir plana bağlı kalmayarak, tamamen kendi kişisel görüşüyle serbestçe yazıya döktüğü kısa metinlerdir. Deneme yazarı öne sürdüğü düşünceyi doğrulama, ispatlama, kanıtlama kaygısı taşımaz. Denemenin inandırıcılığı, ele alınan konunun içtenlikle anlatılmasından kaynaklanır." demiş.
Özetle denemelerde birinin görüşüne yer verip, fikir ve görüşlerini doğrulamana gerek olmadığını açıkça görmekteyiz. Hatta Necati Cumalı "Öykülerimde, denemelerimde beni yazmaya iten yüreğimin taşmasıdır." diyerek denemelerinde ki içtenliğini dile getirmiş.

Ne güzel dedin öyle. Kaldı ki bu bahsettiğim yazıya girerken kendi gözlerim olduğunu özellikle dile getirdiğim gibi sık sık "bence" kelimesini kullarak fikirlerin bana ait olduğunu, kendi gözlemlerim ve okumalarımdan çıkarttığım bir özet ve fikir olduğunu özellikle vurguladım. Haybeye sallamadığımı sadece yaptığım araştırmalarda aksini gösteren bir öge olmadığını söylemekle yetinsem de bir makale olmadığını açıkça belli ettim. Ama insanlarımız sanırsam kişilerin kendi fikrinin oluşması ve ifade edilmesine alışık olmadığından illa başkalarının fikirlerini ve birikimlerini kullanarak yazılan makaleleri istiyorlar. Denemeler insanlar için bir anlam ifade etmez olmuş.

Sebebini bilemem belki ama beni şaşırtan ilk okul ve lisede edebiyat-Türkçe öğretmenlerimiz bizlere bol bol deneme yazdırırdı. Buna rağmen hala ayırt edilememesi beni şaşırtıyor patron. İlginç bir milletiz. 

Cidden öyleyiz Dog. İnsanlar gelip fikrimi eleştirse; "Bence erkek üstündür" falan dese anlarım görüş ayrılığı üzerine konuşuruz ama bu konudan eleştirilmek cidden canımı sıktı. Vakit olursa bunun üzerine makale yazmak isterim ama benim alanım değil toplumda kadın erkek ilişkileri. Haddime değil. Ben bu konu üzerine uzmanlaşmadım sonuçta. Psikoloji ve sosyoloji uzmanlarının alanları hakkında makale yazmayı haddime bulmuyorum. Olsa olsa sohbet, deneme veya köşe yazısı olur yazacaklarım.

Haklısın patron.

Bugünkü konuşmayı çok uzatamayacağım bir süredir bende işlerden uzaktaydım. Artık işlerimin başına dönmem lazım. Sende epey uzun tatil yaptın Dog, artık aramıza dönmenin vakti geldi. Kendini özlettin sana ihtiyacım var.

(Bunu söyledikten sonra oturduğum deri koltuktan kalkıp kapıya yöneldim. Douglas omzunun üstünden bana bakarak konuştu.)

Bence benim inzivaya çekilme vaktim geldi patron ne dersin?

Nasıl yani?

Bunca zaman insanlarla paylaşamayacağın dertlerini, çözemediğin sorunları çözmende yardımcı oldum. Yalnızlığına yarenlik ettim. Gece yatmadan önce gerek vicdanın, gerek mentorun oldum. Ama artık bu yolda sana yarenlik eden birileri var. Bana gerek kalmadı.

Douglas, sen benim hep yoldaşım oldun. Mantıklı yanım oldun. Yalnızlığımda seni var etmiş olmamın sebebi sadece konuşacak birilerini aramam değildi. Sana ihtiyacım var.

Yakında anlarsın patron.

(Odayı bir sessizlik kapladı ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Kapıyı kapatmadan önce duyduğum son ses, Douglas'ın çakmağını çakışıydı. Bu ses ilk kez bu kadar keskin ve derinden geldi. Kapıyı kapatıp yeniden gerçek dünyaya döndüm.)
















Yorumlar

Popüler Yayınlar