Dog'la Konuşmalar (Bölüm 4)
(Yine siyah fon ve duvarların gözükmediği, siyah iki tane yumuşak deri koltuğun karşılıklı konulduğu bir alanda ortada tek bir sehpa bulunmakta. Dauglas karşıma oturmuş beni dinliyor.)
Yine oluyor Dog! Yine o başımdan aşağı dökün kaynar sularda yıkanıyorum. Tenimi değil belki ama ruhumu haşlıyor sular. Kalbim suyun buharında pişiyor, ciğerlerim yanıyor nefes alamıyorum. Okudukça Dog öğrendikçe hatırladık canım yanıyor. Aylarca seninle açıp açmamak için kavga ettiğimiz o kapı ardına kadar açılmış ve içinde saklı kalan her şey üzerime bir çığ gibi yığılıyor. Korkuyorum Dog ama artık duramam. Durmam, durmak istemiyorum. Tekrar aynısını yapamam Dog! Çaresizce bir kazanın içinde pişiyorum!
Sakin ol patron! Bunun olacağını biliyorduk ve oluyor. Dayanacaksın. Sana "Sen neye elini attın da başarısız oldun ki?" diye sorduğunda kast ettiği şey sadece veletler değildi. Sende biliyorsun ne demek istediğimizi.
Dog, derdim sadece bu değil. Soğuk bir günde içimi ısıtan bir kış güneşiydi benim için ve ben ondan vazgeçip karanlıkta saklandım üşüdüm yıllarca. Şimdi ise kaybettiğim onca zamanda yaşadıklarını, ona yaşattıklarını okuyor, onun o derin ve mükemmel gözlerinde bunları görüyorum. Dog, onun yanında olmam gerektiği zamanlarda ben başka tenlerin, başka eğlencelerin peşinde koşup onu suçlamaktan öteye gidemedim. Ve kaybettiğim onca zamanı telafi etmeye çalışırken araya giren kilometreler beni mahvediyor bu da yetmezmiş gibi onun yaralarına dokunmak onları görmek ruhumu haşlıyor kalbimi parçalıyor. Dog, kendimi hep verdiğim sözleri tutmakla överken ben ona verdiğim en büyük sözü tutamamışım bundan ötesi var mı?
İnsanlara verilen ikinci şansa inanıyorsun değil mi?
Evet.
Kabul ediyorum s.çıp batırdın. Lakin ikinci bir şansın var patron bunu iyi kullanman gerekecek. Hatalarını ikilemeyişinle de övünüyorsun. İkinci kez aynı hatayı yapma o zaman.
Hala buz çölünün ortasında içimi ısıtan bir güneş gibi, her sabah doğan gün kadar umut dolu ve doğa kadar merhametli. Sandığımdan daha şanslı bir adamım belki de. Böyle bir şansı herkes elde edemez. İkimizde çok şeyler yaşadık. Birbirimizden vazgeçtik lakin bak gör ki yine bir aradayız. Beni yine en derinlerden çekip çıkartıyor. Belki söylesem inanmaz ama geleceğim için sadece sözde olan planlarımı, geleceğimiz için şekillendirmemi bile sağlıyor. Hep söylerlerdi de tam olarak kavrayamazdım. Bir adamın başarısının ardında başarılı bir kadın vardır diye. Haklılarmış dostum. Lakin onun bana verdiklerinin bana kattıklarının ne kadarını ben ona sağlayabileceğim bilmiyorum. Onu yeniden üzecekmişim veya yetemeyecekmişim gibi hissediyorum bazen.
Patron. Dediklerine bir dön bak. Siz yeni tanışmış insanlar değilsiniz. Aslına bakarsan kaç yıllık geçmişiniz var. Basit pişmanlıklarla veyahut anlık duygularla yeniden bir araya gelmezsiniz. Kaldı sen nasıl ayrı olduğunuz süre boyunca az buçuk ondan haber aldıysan o da senden almıştır. Ayrıca yeniden birbirinizi tanımak için kendinize zaman verdiniz. Bu tanıma sürecinde öğreneceğiniz her şey sizin yüzünüzü güldürmeyecek. Hayat bu bir gün yüzüne gülerken öteki gün seni darma duman edebiliyor. Başımıza pek çok olay geliyor. Üç yıl! Farklı şehirler, deneyimler, insanlar, olaylar... Çok şey yaşadınız. İkinizde. Üç yıllık maziyi bir ayda arada 7 saatlik yol varken öğrenemezsin. Öğrendikçe gururlanacak sevineceksin ve yeri gelince de üzüleceksin. Evet yanında olamadın. Bazı şeyleri tek başına bazılarını başkaları ile göğüsledi. Keza sende öyle. Bunları öğrendikçe kendine kızacaksın. Ama önemli olan daha önce yanında olamamandan ziyade bundan sonra ne kadar yanında olacağın. Bir ömür mü, bir ay mı, bir yıl mı? Bu karar sizin olacak. Bundan sonraki zamanınızı nasıl değerlendireceğiniz önemli. Git elini yüzünü yıka ne bileyim sigara iç ve kendine gel. Birbirinize şuan ihtiyacınız var kendini geçmişteki eksikliklere endeksleyip geleceğinizi karartma patron.
Sen ne ara bu kadar benimsedin bu ilişkiyi? Hani karşıydın? Senden bu sözleri duymak çok şaşırtıcı.
Madem bir b.k yedin bende üstüme düşen vazifeyi yerine getirip bu b.ku yerken sana yardımcı olacağım. Ayrıca bu hatunu bende sevmiş olabilirim. Ne yani sevemez miyim?
Bunu duyduğunda çok sevinecek. Bu arada sanırım bu ilk değil mi? Daha önce sevmemiştin kimseyi? Daha önceki görüşmelerimizde sen yoktun. O aralar kaybolmuştun.
Arada tatil benimde hakkım patron. Arap saçından daha beter bir kafan var. Arada bende dinleneyim değil mi?
Tamam, tamam bir şey demedim. Peki sana bir soru sorsam? Mesela aşk nedir sence? Son günlerde üzerine düşündüğüm kavram.
Aşk nedir? Güzel soru. Aşk, müzik gibidir. Seni farklı boyutlara tıkar. Aşk, müzik gibidir çünkü bir parçayı dinlerken ne gözün başka bir şeyi ne kulağın farklı bir sesi algılar. Seni bir gerçeklikten ötekine taşır. İşte bu yüzden binlerce şair türemiştir. Onlar bu farklı diyarlara bizden yakınlardır.
Bence aşk kuru bir çöle yağan yağmur misali hayat taşır. Kurumuş toprağı yeşertişi gibi ruhunu yeşertir. Sana can katar. Hayatı siyah beyazdan çıkartıp renklendirir. Boş bir odaya elinde boya kovaları ile giren bir ressam gibidir. Geldiği yere renk getirir. Kimi bu renklerin içinde kaybolur ama hepsinin ruhunu renklendirir. İnsanı diğer canlılardan ayıran faktörlerden biri de budur belki de. Tüm canlılar hisseder duyguları vardır. Lakin belki de bir tek insanlar bu duygular ile etrafını renklendirir. Bir tek insan evladı aşkı ile üretebilir.
Niye öyle dedin? Erkek kuşlarda aşkları için devasa yuvalar yapıyorlar.
Onların amacı biraz daha nesli devam ettirmek. Belki Mirketler bu grubun dışında kalabilir. Ondan da çok emin değilim ama sevdiklerini farklı kabileden bir mirketle görünce ölüyorlarmış. Gerçi tamamen sosyal medyadan edindiğim bir bilgi doğruluğu kesinlikle tartışılır.
Neyse konumuza dönersek, yeniden deneysel takılıyor ve üretiyorum. Yeniden yazmaya başladım. Henüz kağıda dökemedim ama kafamda yeşeriyorlar....
Bi' onlar eksikti zaten kafanın içinde...
Tahammül sınırlarım arttı. Enerjim yerine geldi artık daha rahat uyanıp daha verimli günler geçiriyorum....
O aşktan değil patron vize dönemi ve sonrasında güzel tatil yaptın....
Ve sen hala ortasına s.çmaya devam ediyorsun.
(Dog başı ile onaylar bir hareket yaparak muzipçe sırıttı.)
Her şeyden öte geleceğime dair bir şeyler yapmaya başladım. Artık sadece günü düşünmektense beraber yaptığımız planlara yatırım yapıyorum. Buna ne diyeceksin? Defalarca beni gazlamana rağmen yerimde sayıyordum.
Belki de sadece canına tak etmiştir? Aptal Aşık moduna giriyorsun patron seni böyle sevgi pıtırcığı olarak da mı görecektim? Bence benim yine bi' tatile çıkma vaktim geldi.
Daha yeni döndün hiç bir yere gidemezsin. Seninle yapacağımız daha çok iş var Dog. Neyse yine konuyu dağıtıyorsun. Ben her zaman iki insanın birbirini sevmesini mucizevi olarak nitelerim. Etraflarında onca insan varken ikisi de birbirini istiyor. Olasılık hesabına göre bile ihtimaller düşük.
Etrafında yer alan on çiftten yedisinde oğlan hatunu yatağa atmak için birlikte. E ne farkı kaldı üremek için yuva yapan kuştan? Geriye kalan üç çiftten birisi prestij veya "Aman boş gezeceğime biri olsun" modunda. E geriye kaldı on çiftten ikisi. E buda zaten senin istatistiklerine uyuyor.
Bazen gerçekten ağır g.t oluyorsun Douglas!
Haklıyım. Biliyorsun.
Ben gidiyorum. Bugün sende anca teselli havası var. Ben tesellimi aldım görüşürüz.
Görüşürüz patron.
Yorumlar
Yorum Gönder